Czytaj książkę: «Yol ve erdem»
Yazar Hakkında
Yazarın adı Lao Zi (Laotsı), kimi kaynaklarda Lao Tzu, Lao Tse veya Laotze olarak da geçer. Lao, Çince “yaşlı”, Zi ise “usta, bilge” anlamına gelir. Laozi adının Çincede “Yaşlı Çocuk” anlamına da gelmesi ironiktir. Çinli filozof Laozi, Taoizmin kurucusu kabul edilir. Tao Te Ching (Dao De Çing) kitabının yazarıdır.
Laozi, Çin tarihi belgelerine göre milattan önce 6. yüzyılda Çuu Devleti’nin Kuu ilinde (K Xiàn), yani günümüzdeki Henan eyaletinin Lùyì kasabasında doğmuştur. Aynı zamanda, Çin’in Yüz Düşünce Okulu ve Savaşan Beylikler Dönemi olan MÖ 4. yüzyılda yaşamış olabileceğini söyleyenler de vardır. Ancak, önemli takipçilerinden Çuang Zi’nin MÖ 4. yüzyılda yaşadığı düşünülürse, bu görüşün temelleri pek de sağlam sayılmaz.
Bir rivayete göre Çuu Devleti’nin imparatorluk kütüphanesinde arşivciydi. 80 yaşına geldiğinde insanların doğal güzelliklerin ve doğanın yolundan gitmemesinden yorulmuş ve üzülmüş olarak Çin’i terk etti. Hangu sınır kapısından geçerken muhafız Yin Şi, Laozi’den gitmeden önce öğretilerini kaleme almasını istedi ve o da Tao Te Ching kitabında görüşlerini derledi.
Bazılarına göre ise Laozi, Çin’in efsanevi Sarı İmparatoru Huang-di’ydi. Başka bir görüşe göre ise Tao Te Ching hepsi de Laozi takma ismini kullanan birçok farklı yazarın kaleme aldığı metinlerden oluşur. Halk geleneklerine dayanan tüm öğretilerde olduğu gibi Tao Te Ching’te de kendinden önce zaten var olan görüşler bir araya getirilmiş, derlenip düzenlenmiştir. Çok daha eskiye dayanan Yi Çing kitabında ya da yine bölgenin göçer halde yaşayan Şaman/Kam geleneğindeki toplumlarda da var olan bu görüşlerin, Doğu Asya halklarının evren ve yaşam hakkındaki gözlem, gelenek ve görüşlerinin derlenmiş hali olduğunu ileri sürenler de vardır.
Laozi’nin ister kendi görüşleri olsun ister derlemiş olsun bunları kaleme alıp bir klasik eser olarak dünya halklarına sunması, halkların kendi tarihi öğretilerinin günümüzün fizik bilimiyle ne kadar da örtüştüğünü görebilme olanağı sağlaması açısından onu hem kendi zamanında hem günümüzde çok önemli bir üstat yapmıştır.
Tao Te Ching kitabına göre hiçlikten (Nihilizmle [Hiççilik] karıştırılır ancak aynı şey değildirler) Tao doğdu; Tao da Yin ve Yang karşıt kutuplarını doğurdu. Böylece sonsuz ve döngüsel hareket ve değişim de başlamış oldu. Böylece evren veya “Gök ve Yer” diye bilinen her şey oluştu. Çin tıbbının yanı sıra birçok kadim bilimsel çalışmaya rehberlik etmiş, geliştirip dönüştürmüştür.
Önsöz
Tao Te Ching antik bir Çince metindir. Tao “yol”, Te “erdem”, Ching ise “kitap, öğreti” anlamına gelir. Tao Te Ching, “Yol ve Erdemin Kitabı” olarak çevrilebilir. Genel kanıya göre Laozi tarafından, MÖ 600 dolaylarında kaleme alınmıştır. 5000 kelimeden (5000 Çince karakter) oluşan, Tao ve Te olmak üzere iki bölüme ayrılan kitap, bir felsefi akım ve bir din olarak kabul edilen Taoculuğun (Taoizm) temel kaynağıdır. Tao Te Ching zamanla Çin felsefesinin en önemli kaynaklarından biri haline gelmiştir. Bunun dışında Uzakdoğu dinlerinde ve Batı’da birçok felsefi ve dini ekolde derin etkiler bırakmıştır.
Hükümdarlar tarafından dev anıtlara yazdırılıp sergilenmiş ve birçok kişiye ilham olmuştur. Daha önce birkaç versiyonu olsa da bilinen ve uzun süre kaynak metin olarak kullanılan en ünlü versiyonu MS 3. yüzyılda Wang Bi tarafından derlenmiştir. 80’li ve 90’lı yıllarda yapılan kazılarda birbirinden farklı metinler bulunması kafaları karıştırsa da günümüz çevirilerinde Wang Bi’nin derlemesi esas alınmıştır. Tao Te Ching ilk defa 647’de başka bir dile, Sanskritçeye çevrilmiştir. Batıya ulaşması ve Latinceye çevrilmesi ise ancak 1788’de mümkün olabilmiştir.
2500 yıl öncesinin Çincesiyle yazılmış olduğu için anlaşılması Çinliler için bile oldukça zordur. Üstelik yazar felsefi ve metafizik konuları anlatırken oldukça mistik bir dil kullanmıştır. Ancak bu zorluk kitaba olan ilgiyi daha da artırır niteliktedir. Çin, Tayvan gibi ülkelerin kitapçılarında Tao Te Ching’in onlarca değişik yorumunu bir arada bulmak mümkündür. Şimdiye kadar 700 farklı yorumu yapılmıştır. Sadece Japonya’da 250 farklı yorumu olduğu bilinmektedir. Aynı durumla kitabın yabancı dillere çevrilmesinde de karşılaşıyoruz. Türkçede Tao Te Ching’in birkaç değişik çevirisi bulunmaktadır. Wikipedia’ya göre ise Tao Te Ching, İncil’den sonra yabancı dillere en fazla çevrilmiş ikinci kitaptır.
Kitabın ya da metnin bu kadar uzun süre ve geniş kitlelerce kabul görmesinin nedeni değindiği konulardır diyebiliriz. Varlık ve hiçlik, nereden geldik nereye gidiyoruz, bu süreçte mutlu olmak için nasıl yaşamalıyız… Laozi bu sorulara cevap verirken üstü kapalı bir dil kullanmakla birlikte, basit bir reçete sunmaktadır. Tao’yu (Yol) bulup Te ile (Erdemli) yaşamak. Tao burada tanrı gibi anlaşılsa da Laozi’nin kastettiği kozmosun tamamıdır. Her şeyi kuşatan evrensel bir yasa. Kendisi de “Tarif etmesi, anlatması zor; o nedenle ben onu Tao (Yol) diye adlandırıyorum,” der. İnsanın sonsuz yaşam ve huzur için evrenin ya da doğanın bir parçası olduğunu kabul etmesini, onunla uyumlu yaşamasını öğütler. Tao’yu bulan Te’ye sahip olacaktır. Laozi’nin bu metni yazarken özellikle hükümdarları ve yönetici kesimi de hedef aldığı söylenir. Özellikle hırsına ve bencil duygularına yenik düşen imparatorların, kötülüğün kaynağı olabileceğini söyler. İyi bir liderin her şeyden önce merhametli, mütevazı ve bilge olması gerektiğinin altını çizer. Savaşmadan zafer kazanan, öldürdüklerine üzülebilen, sade bir hayat süren liderlerin sonsuz yaşama kavuşabileceklerini yazar kitabında.
Kitabın belki de en önemli bölümlerinden biri, bilgece bir yaşam sürmek için eylemsizliği öğütlediği kısımdır. Eylemsizlikten kastettiği elbette tembellik değildir. İşleri oluruna bırakmanın bazen istediğiniz şeyi elde etmenin en iyi yolu olduğunu söyler. İnsanların arzularını yerine getirmek için hırsla hareket etmelerinin, hiçbir ahlak kuralını tanımalarının sonucunda karanlığa düşeceklerini ve sonsuzlukta kaybolacaklarını ifade eder. Bu telkinlerde bulunurken zaman zaman sanki ahlak karşıtıymış gibi görünür ve bu, onun çelişkisiymiş gibi gelir okura. Fakat söylemek istediği, ahlak kurallarına hiç gerek olmamasıdır aslında. Eğer bir topluma hiza verilmek isteniyorsa, o toplumda ahlaksızlık baş göstermiş demektir. Önemli olan bu kurallara hiç ihtiyaç duyulmamasıdır. Liderlere bazı telkinlerde bulunur, “Bir toplumu ödül ve ceza sistemi ile yönetiyorsanız başarısızsınızdır,” der. İdeal olanın insanların karşılanamaz arzularından arındırılması, aşırılıktan kaçınılması, sadeliğin ve doğallığın hüküm sürdüğü bir toplumun kurulmasıdır. Budist inancının en önemli cümlesi bu anlayıştan çıkmıştır: “Mutluluğa giden yol yoktur. Gittiğin yoldur mutluluk.” Başka bir deyişle, “Bir şeyi elde etmek değildir insanı mutlu eden, elde etme çabasıdır.”
Laozi kitabının bir başka bölümünde ölüm ve yaşam için çok düşündürücü bir tanım yapar. Hayatı yumuşak ve esnek, ölümü ise sert ve katı olarak tarif eder. “İnsan evladı doğduğu zaman esnek ve yumuşaktır, oysa öldüğü zaman katı ve sert olur,” der. Bütün varlıklar doğduğu zaman nazik ve güçsüz, öldüğü zaman kuru ve çürük olurlar. Katı ve sert olan ölmeye, esnek ve yumuşak olan ise yaşama başlamıştır. İşte bu nedenle Erdem esnekliği, sakinliği, merhameti, paylaşımcılığı, sadeliği ve uyumlu olmayı gerektirir.
Tao Te Ching’i yayımlamaya 6-7 yıl önce karar vermemize rağmen ideal bir çeviriye ulaşamadığımız için ertelemiştik. Fakat Laozi’nin “ideal olanın tarif edilemeyeceği” öğretisinden yola çıkarak “öz”ü yakalamaya çalıştık. Öğretilerin ya da öğütlerin günümüzde dahi, hatta belki de özellikle yaşadığımız zamanda çok yerinde ve geçerli olması bu kitabı çok daha önemli kılmaktadır.
Darmowy fragment się skończył.